16 Mart 2010 Salı

Al Sana Kazık, Al Sana Voyvoda

Malum, NTV yayınları önemli dünya klasiklerini bize çizgi roman olarak sunup, kalplerimizi çalıyor bir süredir. Önce Macbeth, Dava, Suç ve Ceza, Frankenstein, Madam Bovary geldi, sonra da Dracula. Çocukluğumun hatırlayabildiğim en eski zamanlarından itibaren korku edebiyatına duyduğum merak gereği Frankenstein ve Dracula'yı ayrı bir noktaya koydum seri içinde.

Elizabeth Kostova'nın Kazıklı Voyvoda üzerine çılgınca tarihi belge ve akademik çıkarım sunduğu 650 sayfalık "Tarihçi" kitabını okuduktan sonra kazıklara ve Voyvoda'ya bir süre için bulaşmamaya karar vermiştim. Malum her bir gri beyin hücreciğim Avrupa, Balkanlar ve İstanbul coğrafyasıyla dolup taşmış, Orta Çağ'a ait manastır tasvirleri ve eski belgelerde geçen sayısız "avrupa'da travma yaratan osmanlı fethi" hikayesi tıka basa doldurmuştu beynimin kıyısını köşesini. Yemini bozan Dracula'ya bir de çizerlerin gözünden bakma isteğim oldu. Çizgi kitap çabucak bitmesin diye ağır ağır okuyorum iki gündür. Çizimlerde yakalanan ruh tanımlanabilir gibi değil. Dalları kurumuş tekinsiz ağaçları çağrıştırarak resmedilmiş insan figürlerini Dracula'nın lanetlemiş ruhuyla bağdaştıran çizimcinin önünde eğilinmez de ne yapılır?

Bu NTV'ciler bir de H.P. Lovecraft'ın Cthulhu evrenine el atarsa, korku edebiyatının çizgi hac yolculuğu tamamlanmış olur naçizane fikrimce. Hadi NTV'ciler, iş başına!

0 yorum:

Yorum Gönder