Sabaha içinde Osman geçen garip bir şarkı dinleyerek başladım. Osman'la ilgili sorunları neydi de kendisine şarkı yazma gereği duymuşlardı bilmiyorum. Sabahınan bildiğim tek şey uykusuzluktan mütevellit asabiyet hastalığına yakalandığımdı. Günü zombi kıvamında geçirmeyi garantilemiştim ne de olsa. Akşam 6 oluncaya kadar ıkınıp sıkınmaktı kaderime düşen. Eve doğru sürünmeyi başarıp, kendimi yatağa atıncaya kadar en azından.
Yaşlanmak çok fena birşeydi. Ve ben gençtim ama yaşlıydım da. O halde üzerine devrilip yatabileceğim yatak en yakın dostumdu. Bazen anlayamıyordum Tanju Okan'ı. Ona göre kendisinin en iyi dostu içkisi, sigarasıydı. Bence yatağına haksızlık etmişti. Bol sigara ve içkiden sonra, yataktan öte yar olmazdı.
Evet biliyorum. Bu yazının nereye gittiği belirsiz. Yok zaten bir ana fikrim. Bugün nasibime zombi kontenjanı düştüğüne göre, organize düşünceler üretip kendilerini yazıya dökmem beklenemez. Aslına bakılırsa, biraz deniz biraz da uyku sunan her fikrin peşinden gidebilirim.