Amerikan filmlerinden öğrendiğimiz en büyük klişe, hayatı berbat giden kahramanın aklına gelen ani bir fikirle kendisine yeni bir iş-güç yahut meşgale edinmesi, bu sayede yaşama yeniden tutunması, akabininde de başarılı bir insana dönüşüp mutluluk semirgeni yeni bir hayata başlamasıdır. Üstelik bununla da yetinmez kahramanımız. İlla ki yazar yaşadığı aydınlanma sürecini. Bilmem kaç yaşından sonra entel kesilip roman sahibi olur. Yetmez, o roman da çok okunanlar listelerine girer. Ve son dokunuşu da Holivud yapıp kitabın filmini çekiverir. Yok, bununla da bitmez hikaye. Film de Oscar'lara aday olur.
Evet efendim. Ben dün izledim hayatı birden yüz seksen derece değişen bu arsız karakterlerden birinin beyzıd on a turu storisini. Oturup da "Julie and Julia" nın film kritiğini yapacak değilim elbette. Bunu yapan pek çok kişi vardır zaten. Benim ilgimi çeken kısım, Julie Powell denen kadının başarıyı bir gün bir blog açmaya karar vererek yakalaması. Malum ben de blog işlerinde yeni sayılırım. Hepi topu 15 Şubat'tan beri yazmaktayım blog mecrasında (ki bu noktada bir blog açma fikrini kendisinden çaldığım değerli bir blog yazarımıza içten zeytinyağlarımı sunmak isterim). Şimdi soru şu: Bu blogda acayip bir haltlar icad edip yazarsam ben de fark edilebilecek miyim? Bu sayede takipçi sayım zibilyonu geçecek mi? Niv York Taymz beni farkedip röportaja gelecek mi? Gazetede çıkınca radyo ve tv'ler peşime düşecek mi? Sonra ben dellenip muhteşem blog yazılarımı kitaplaştıracak mıyım? Kitabım best seller olunca filmi çekilecek mi?
Evet sevgili okuyucularımız, şimdi hep birlikte veriyoruz bu soruların cevabını. La Diyez'den alalım lütfen. Hazır mısınız? Üç, iki, bir:
HADİ LENNN!!!
23 Mart 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
bu arada kara murat benim!
hayır benim.!
hayır benim..!
kara murat benim..
kitap best seller olursa yaptığım yorum başına prim alırım ona göre! demedi deme sonra...
Yorum Gönder