80'ler boyunca deli gibi kıskandığım iki ekran figürüm oldu benim. Biri kendisinin gerçek hayatta da Maykıl Nayt (o sıralar ingilizce nanay tabi) olduğunu zannettiğim David Hasselhoff'tu. O fırtınalı aşkın hikayesini bir başka "günün adamı" yazısına bırakıyorum.
Kafayı obsesif biçimde taktığım ikinci çok önemli figür ise yukarıda fotoğrafını görmekte olduğunuz Katarina Witt'ti. Gelmiş geçmiş en iyi artistik buz patencisi. Yalnız çocukluktan doğan bir gerizekalılık virüsünün etkisiyle soyadının Wiss olduğunu iddia ediyordum. O dönemdeki zihniyetime göre Katarina'ya Wiss soyadı daha çok yakışıyordu. İnadın kitabını yazmış bir kız çocuğu olduğum için Wiss yanlışını düzeltmeye çabayan aile bireyleri illallah dediler birer birer, beni kendi halime bıraktılar. Herneyse, yıllar boyunca gözümü kırpmadan izledim Katarina Wiss'i artistik buz pateni yarışmalarında. Özellikle 1984-88 arasındaki müthiş performanslarını çok net hatırlarım. Kolay mı? 6 Avrupa, 4 Dünya, 2 de Olimpiyat şampiyonluğu, hem de üst üste.
İddia ediyorum ki, 88'den sonra artistik buz pateninde kadınlar dalında daha görkemli bir dönem yaşanmadı, yaşanamadı. Gözümüzün önünde buz pateninin altın çağı vuku buldu. Ben de süpürge saçlı bir kız çocuğu olarak o süreci dilim dışarıda izledim. Katarina'nın yarışmalarda giydiği kıyafetler ve yaptığı danslar için çıldırıyordum. Hele bir de MJ'in Bad'i eşliğinde dans etmiyor muydu? "Ben Katarina olmak istiyorum" diye dualar ede ede yatıp uyuyordum. Rüyalarımda da Katarina olduğumu ve Bad eşliğinde buzda kaydığımı görüyordum. Yüzüme çarpan rüzgarı ve buz üzerinde hızla kayarken yaşadığım o müthiş hafiflik duygusunu bugün de çok net bir şekilde hatırlarım. Bir beyaz kıyafet giymişti Katarina muhtemelen bir galada. Altın varaklarla işlenmiş, buz kraliçeliğini vurgulayan bir kıyafetti. Çıldırmıştım onu görünce. Haftalarca rüyalarımda o kıyafeti görmüştüm. Gösteri kıyafetini bana armağan ettiği bir rüyadan uyanınca ruhi buhran geçirmiştim resmen (ne manyak çocukmuşum yahu!). Bugün internette döne döne o kıyafetle çekilmiş bir resmini aradım, ama maalesef bulamadım.
İddia ediyorum ki, 88'den sonra artistik buz pateninde kadınlar dalında daha görkemli bir dönem yaşanmadı, yaşanamadı. Gözümüzün önünde buz pateninin altın çağı vuku buldu. Ben de süpürge saçlı bir kız çocuğu olarak o süreci dilim dışarıda izledim. Katarina'nın yarışmalarda giydiği kıyafetler ve yaptığı danslar için çıldırıyordum. Hele bir de MJ'in Bad'i eşliğinde dans etmiyor muydu? "Ben Katarina olmak istiyorum" diye dualar ede ede yatıp uyuyordum. Rüyalarımda da Katarina olduğumu ve Bad eşliğinde buzda kaydığımı görüyordum. Yüzüme çarpan rüzgarı ve buz üzerinde hızla kayarken yaşadığım o müthiş hafiflik duygusunu bugün de çok net bir şekilde hatırlarım. Bir beyaz kıyafet giymişti Katarina muhtemelen bir galada. Altın varaklarla işlenmiş, buz kraliçeliğini vurgulayan bir kıyafetti. Çıldırmıştım onu görünce. Haftalarca rüyalarımda o kıyafeti görmüştüm. Gösteri kıyafetini bana armağan ettiği bir rüyadan uyanınca ruhi buhran geçirmiştim resmen (ne manyak çocukmuşum yahu!). Bugün internette döne döne o kıyafetle çekilmiş bir resmini aradım, ama maalesef bulamadım.
Yukarıdaki fotoğrafı 1988'de çekilmiştir kendisinin. Avrupa-Dünya-Olimpiyat birinciliklerinin hepsini kazanarak jübilesini yaptığı son yıl... Ben mi ne yaptım o günden sonra? Küstüm artistik buz pateni müsabakalarının kadınlar bölümüne. Hala ve inatla izlemiyorum. Ama diğer dalların sıkı takipçisiyim. Hiç buz pateni yapmadım. Belki bir gün yaparım diye hayal ediyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder