Ah be İstanbul... Güya renkli şehirsindir. Güya vazgeçilmezsindir. Güya demek de abesle iştigaldir gerçekte. Çünkü evet, şüphesiz öylesindir. Hani Ankara'ya gidişin en güzel yanı İstanbul'a dönüştür ya, hani Ankaralı sıkıcı, Ankara da bıktırıcıdır? Gel gör ki, güzelliğinin kaderi bir elin parmağını geçmeyecek sayıdaki duyarlı Ankaralı'nın ve Ankara'nın elindedir. Canım Beyoğlu'nun, ciğerim Kadıköy'ün, yeşil Beykozun ve nice semtin ruhuna ruh katan o nefaset, o tarihi tescillenmiş, o güzelliği kayıt altına alınmış binaların, o yeşil alanların, bahçelerin, arsaların olduğu gibi kalması için bir avuç Ankaralı saçını başını yolmak, değirmenlere bir başına saldırıp uğrunda da neyi varsa feda etmek pahasına her allahın günü savaşmaktadır. Canım İstanbul, sen bir köşede umarsız uyuklarken, senin el değmemiş kalman için savaşan mini mini insanlar yitirilen her parçan için kendini Ankara meyhanelerine atmaktadır. Ankara'nın barlarındaki biralar, şaraplar uğruna oluk oluk akmaktadır be güzel İstanbul! Şimdi söyle bana, ben sana geldiğimde sen de beni, benim seni sahiplendiğim gibi sahiplenecek misin? Basacak mısın beni bağrına? Avutacak mısın?
Resme Dair Not: 1900 başlarında İstiklal Caddesi ve Tokatlıyan Oteli.
0 yorum:
Yorum Gönder