Şu an televizyonda “Adak”
oynuyor.
Yıl 1979.
Tarık Akan baş rolde.
Oynadığı karakterin adı Mümin. Güneydoğu Anadolu’dan, aşiret kültüründen gelen
genç bir adam.
Tarık Akan'ın hep soldan sağa doğru taradığı kendisiyle özdeşleşmiş uzun
saçları bu filmde yok. Anadolu tıraşı yapılmış kara saçları kısa. Hep sinek
kaydı görmeye alıştığımız temiz yüzü bize alabildiğine yabancı bir sakalla
çevrelenmiş. Hafif bir alayla kıvrıldığında yüreklerimizi sıçratan dudakları
bıyıklarının altında görünmez olmuş. Bize tanıdık gelen tek şey kara kaşlarının
altında ışıldayan çakır gözleri. Bir tek onlar aynı.
Sivri yakalı, açık düğmelerinden bağrını sergileyen dar kalıp gömleği, yürek hoplatan
atletik hatlarını gözlerden sakınmayan İspanyol paça pantolonu arıyor
gözlerimiz. Bunların yerine gördüklerimiz tarlada çalışan emekçi bir adamın
sade gömleği, yıpranmış yeleği, kara şalvarı, bir de başında kasketi.
Haberi aldığımdan beri bu iki ayrı adamı düşünüyorum.
Tarık Akan Ses Dergisi'nin artist yarışmasını kazanarak sektöre girmişti. Bir
jönde aranan bütün nitelikleri ve görkemiyle. Ataköy sahillerinde
cankurtaranlık yaparak geliştirdiği atletik vücudu, dalyan gibi uzun boyu, inci
gibi dişlerini meydana seren kusursuz gülümsemesi, keskin yeşil gözleri, kara
kaşları, uzun siyah saçları, giyimi kuşamı… Bir aktörde aranan bütün bu fiziki
özellikler onu Jön Ferit ya da Damat Ferit olarak tanıdığımız
o katı kalıplarla sınırlanmış role sürükledi. Şımarık zengin aile çocuğu, fakir
gururlu genç, bıçkın dalavereci, serseri kalp hırsızı...
O kadar yakışıyordu ki bu romantik komedi karakterlerine onu bu haliyle on
yıllarca izleyebilirdik. Onlarca filmde daha Ferit’i oynayabilir, kendisini
tekrar eden bu kopyalanmış ama samimiyetinden ödün vermeyen stereotipe sayısız
defa can verebilir, yine de bütün memleketçe aynı heyecanla izlenirdi. Aynı
muhteşem delikanlıyı, ideal aşığı, mükemmel damadı oynayarak paraya para demez,
başarısına zeval gelmezdi.
İşte tam bu noktada ikinci adama dönüşmenin ne kadar sıra dışı olduğu aslında
anlatmak istediğim. Diğer adama, yani kırsalda yaşayan, yoksullukla, gelenekle,
öfkeyle, vahşetle sınanan, el değmemiş, öz Anadolu insanına dönüşmek; gerçekte
olanı gerçekte olduğu gibi anlatırken eski seyircisini kendisine
yabancılaştırmaktan sakınıp kaçınmamak...
Tarık Akan yaptı bunu.
Çünkü onun için sinema Ferit’i oynamaya devam ederek değil, Seyit Ali'ye dönüşerek
sinemaydı.
“Adak” sona erdi.
Sırasını “Derman”a
bıraktı.
Yıl 1983.
Hülya Koçyiğit Ebe Mürvet karakteriyle baş rolde.
Tarık Akan’ın canlandırdığı Şehmuz’dan şöyle bahsediyor:
“Bir de Şehmuz var. Dağ gibi. İnsana güven veren.”
Son söz benden...
Çocukluğumun prensi, büyüyünce evleneceğim güzel adam,
Çakır gözlü Ferit,
Utangaç ve suskun Şehmuz,
Hoşça kal.
0 yorum:
Yorum Gönder