Sevdiğim bir yazar var internet üzerinde ne yazıp çizdiğine göz attığım.
Feleğin "herif temalı sillesini yemiş" bir hatun kişi.
Öyle böyle de değil üstelik, pek ağır, pek hazmı zor bir hikayeden sağ çıkmayı becermiş.
Yeni bir "herife" yelken açışını çingene pembesi renginde ve bir apartman büyüklüğünde bir bayrağı sallar gibi açık etmeye başlayınca kendisi son günlerde, haliyle tür olarak ne hızlı kapılıp gidebildiğimiz üzerine düşünmeye başladım. Bir de geçmiş deneyimleri "zort" diye unutuverme eğilimimizin ne kadar güçlü olduğunu. Bir nevi "Ölürüm akıllanmam", "Bende alzaymır var şekerim, geçen yıl kim için kanlı gözyaşları dökmüştüm demiştin?", "Ay valla bu seferki farklı!" sendromu...
Türümün manyaklık ve cadalozluk katsayısını görmezden gelmemekle beraber, herif milletine bir kaz safiyetiyle güvenme eğilimimizin bizi onlar karşısında verilen bütün savaşlara 1000-0 yenik başlattığını itiraf etmek mecburiyetindeyim. E doğal olarak başladığı ilişkiyi dakka bir gol bir zihniyetiyle "sevgili kişisi" çığırtısıyla cümleye duyururken o pek hızlı gelişen güven duygusunun ileride pek de hızlı patlayacağını (hem de bi tarafına değil, her tarafına) görmezden gelmek pek zor.
En güvenilmez kişiliklerin en hızlı "seni seviyorum" diyenler, en zaman kaybı karakterlerin cebe mesaj olarak cıvık şiirsel saçmalıklar gönderenler (kıro da deniliyor bu cinse), en haysiyet yoksunu tiplerin de tükürdüğünü yalayanlar olduğunu...
Ve en aklı başında ilişkilerin de zaman içinde sevgilim, aşkım, ciğerim, bokum püsürüm tanımlarına gerek duyulmaksızın dakka bir gol bir gelişmeyen "gerçek yakınlıklar"la hayat bulduğunu unutmayın e mi sevgili takipçiler?
Hadi bakalım, kötü kalpliler uzağınızda olsun.
0 yorum:
Yorum Gönder