Beklenen gün geldi; 10.10.2010 tarihinde (afilli tarih diye buna derim) ilk nikah şahitliğimi yapmak suretiyle nikah-düğün dünyasının gelin ve damattan sonraki en v.i.p insanı olarak cemiyet ortamlarında boy gösterdim. Açıkçası, şahane birşeydi. Zira katıldığım birkaç nikahta kıyım seramonisini nikah masasının önünü işgal eden fotoğrafçılar ve kameramanlar yüzünden boynumu uzata uzata, yahut önümde oturan boylu poslu herhangi bir davetliye söve saya izlemiştim. Oysa bugün, veri importınt pörsınlığım sağolsun, herşeyi olay yerinin bizzat merkezinden, inanılmaz bir keyifle izledim. Canım arkadaşımın yüzündeki mahçup ifadeyi ve evet derken heyecandan kısılan sesini nikah masasının bir mühim insanı olarak görmek, tarihe tanıklık etmek gibi birşeydi.
Aslında masaya davet edilişimiz bile müthiş havalıydı. Çünkü nikah memuru, gelin ve damat yerlerini aldıktan sonra en son davet edilenler (assolistler en son çıkar hesabı) nikah şahitleriydi. E bu noktada arkadaşımın beni onure ederek bana verdiği nikah şahidi payesinin görsel hakkını sonuna kadar verdiğimi belirtmeliyim. Evet efendim, kurbağa earinna gelin arkadaşının çocuğunun, torununun ve belki de torununun torununun izleyeceği bu görüntüler için prenses formatına geçmişti. Kısacası herşey gelecek nesillere madara olmamak içindi.
İşte böyle sevgili blog. Arabayla hiç bilmediğim bir adreste bulunan nikah salonuna giderken trafikte yarattığım terör (ama valla çok başarılıydım, hiç kaybolmadan elimle koymuş gibi buldum adresi), kuaförde nişan ve nikah güruhlarının arasında bir boşluk yakalayıp çektirmeyi başardığım fön (o kokoş gelinlere de buradan bir çift laf etmek isterim; zevksiz gelinlikleriniz ve başınızın üzerinde yeni bir kafa çıkmış gibi görünen kazulet topuzlarınızla, benim canım arkadaşımın göründüğünün 100'de biri kadar bile güzel değildiniz!) ve şıklık adına buz gibi havada giymeyi göze aldığım her yanı açık topuklu ayakkabı ruhumdaki cengaverliği açığa vururken, nikah şahitliği adına göze almayacağım hiçbir halt olmadığını da kanıtladı.
Sevgili dostuma ve eşine buradan bir ömür boyu 'gerçek sevgi' ve 'huzur' dilerken, deneyimli ve sorumluluk sahibi bir nikah şahidi arayan herkese de el sallıyor, selam gönderiyorum. Kısacası, "earinna'dan iyisini rüyanızda bulursunuz" diyorum :)
Aslında masaya davet edilişimiz bile müthiş havalıydı. Çünkü nikah memuru, gelin ve damat yerlerini aldıktan sonra en son davet edilenler (assolistler en son çıkar hesabı) nikah şahitleriydi. E bu noktada arkadaşımın beni onure ederek bana verdiği nikah şahidi payesinin görsel hakkını sonuna kadar verdiğimi belirtmeliyim. Evet efendim, kurbağa earinna gelin arkadaşının çocuğunun, torununun ve belki de torununun torununun izleyeceği bu görüntüler için prenses formatına geçmişti. Kısacası herşey gelecek nesillere madara olmamak içindi.
İşte böyle sevgili blog. Arabayla hiç bilmediğim bir adreste bulunan nikah salonuna giderken trafikte yarattığım terör (ama valla çok başarılıydım, hiç kaybolmadan elimle koymuş gibi buldum adresi), kuaförde nişan ve nikah güruhlarının arasında bir boşluk yakalayıp çektirmeyi başardığım fön (o kokoş gelinlere de buradan bir çift laf etmek isterim; zevksiz gelinlikleriniz ve başınızın üzerinde yeni bir kafa çıkmış gibi görünen kazulet topuzlarınızla, benim canım arkadaşımın göründüğünün 100'de biri kadar bile güzel değildiniz!) ve şıklık adına buz gibi havada giymeyi göze aldığım her yanı açık topuklu ayakkabı ruhumdaki cengaverliği açığa vururken, nikah şahitliği adına göze almayacağım hiçbir halt olmadığını da kanıtladı.
Sevgili dostuma ve eşine buradan bir ömür boyu 'gerçek sevgi' ve 'huzur' dilerken, deneyimli ve sorumluluk sahibi bir nikah şahidi arayan herkese de el sallıyor, selam gönderiyorum. Kısacası, "earinna'dan iyisini rüyanızda bulursunuz" diyorum :)
0 yorum:
Yorum Gönder