17 Nisan 2010 Cumartesi

Uysal

Bazen özeniyorum kedi gibi sakin, uysal kadınlara. İçimdeki Xena yüzünden olsa gerek 32 yıldır uysallık nedir bilmedim. Kendisine her söyleneni zerafetle gerdan kırarak kabul eden, hiçbir meseleyi sorgulamayan, uzaklara dalmış puslu bakışlarıyla sadece "evet" deyip "hayır" kelimesini kullanmayan kadınlar var şu hayatta. Bildiğim kadarıyla erkekler de bu tür kadınların hayalini kuruyorlar. Haksız da değiller hani bu isteklerinde. Başları modern hayatın Amazonlaştırdığı kadınlarla çok sık derde girdiği için kuruyorlar 'uysal kadın' hayalini. Anlaşılmayacak istek değil.

Kendi adıma konuşmam gerekirse, seviyorum ben bir parçamla Xena olmayı. Daha bebekken ortaya çıkan bir kişilik özelliği bu. Her daim tayakkuz halinde, her daim savaşa hazır, bir parça vahşi. Kendim gibi insanlarla tanıştığımda onları uysal gruptan daha çok seviyorum hatta. Başkalarının yüreğine korku salan zor karakterler bana daha bir sevilesi geliyor. Bir bakışta anlıyorlar beni, ben de onları. Delinin deliyi tanımasıyla açıklıyorum ben bu durumu. Ya da türler arasındaki benzerlikle.

Yine de bazen uysal olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum. Kalıcı bir ateşkes içinde, hiçbir savaş beklentisi olmadan yaşamanın ne tür bir duygu olduğunu... Bununla birlikte, asla değişmeyeceğimi ve bu merakımı tatmin edecek şartlara ulaşmayacağımı da biliyorum. Olduğum gibi kalmaya devam ediyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder